Çomakdağ / Milas / Muğla
Tüm güzel renklerin cümbüşüne ev sahipliği yapan Anadolu toprakları, her yörede kendine has hamuruyla beni şaşırtmaya devam ediyor. Kuşkusuz ki bunun başlıca kaynağı kültürel zenginliğimizdir. Bir fotoğrafçı olarak buna katkıda bulunmak da benim en temel amaçlarımdan birisidir.
Daha önce Muğla yöresine hiç gitmemiştim. Ajandama eklememe rağmen, sıcak havaya alışkın olmadığım için öncelikli tercihlerim arasında olmamıştı. Fakat konu fotoğraf olunca çamur da, kar da olsa fotoğrafçı aklındaki fotoğrafı üretmeye çalışır.
Tayfun Taner kardeşimle, ortalığı kavuran güneşe de sitem ederek, Muğla Milas yollarına düştük. Milas’ın Çomakdağ köyüne doğru tırmanmaya başladık. Virajlı yolları, her yeri kaplayan zeytin ağaçları ile bizi bekleyen Anadolu köyüne sonunda ulaşmıştık.
Yaklaşık 500 yıllık gelenek ve göreneklerin yaşatıldığı, Muğla’nın Milas ilçesi köylerinden Çomakdağ Köyü özgün yapısını koruyabilmiş köylerden birisi. Olağan günlük yaşamın kadınların kılık kıyafetinde, düğünlerinde, taş evlerin ilginç bacaları ve süslü ahşap kapılarında ve mutfaklarında pişen yemeklerinde görebilirsiniz.
Yüzlerce yıllık geçmişle bağların koparılmadan sürdürülebildiği ender yerlerden birisidir. Köy bir çok habere konu olmuş, fotoğraf turları ve kültürel turların rotaları arasına girmiş. Ayrıca köye her mevsim yerli ve yabancı turist akın akın geliyor.
O gün, canım çok sıkılmıştı. Çünkü kimle tanışsam ve fotoğrafını çekmek istesem ya para istiyordu ya da fotoğraf çektirmek istemiyordu. Tabi bunda biz fotoğrafçıların da etkisi çoktu. Bir bıkkınlık söz konusu. Ayrıca onca yol gelip fotoğraf çekmeden gitmek zoruma gidiyordu. Bu durumu muhtara söyledim. O da akşam düğün olacağını ve orada rahat çekim yapabileceğimizi söyledi. Bu yüzden sabırla akşamı bekledik.
Tüm düğünlerin yapıldığı köy meydanında süslemeler devam ederken, biz kız tarafı olan düğün evine gitmiştik. Yöresel kıyafetleriyle kadınlar göz kamaştırıyordu. Ayrıca her yer rengarenkti. Düğün sahibi bizi de davet edip o güzel yöresel yemekleri yöresel tabaklarda ikram etti. Bunla beraber lezzetini hala unutamadım.
Gelin evi yanında bir kaç fotoğraf çektikten sonra, düğün için köy meydanına geçtik. Yöresel müziklerle düğün başlamıştı. Rengarenk kıyafetleriyle kadınlar düğünün en güzel yanıydı ve düğünün baş rolünde ise tabiki gelin vardı. Fakat ortam çok kalabalıktı ve temiz bir kadraj almak çok zordu.
En sonunda doğru konumu buldum ve beklemeye başladım. Işık şartları çok iyi değildi ve gelini bu kalabalıktan ayırmak lazımdı. İşte sabır, bu işin anahtarıydı. En sonunda beklediğim o anı bir kez denk getirebildim ve uygun ışık altında bu fotoğrafı ortaya çıkardım. Gerçek bir düğünden, gerçek bir yöresel gelin fotoğrafı çekmeyi başarmıştım.
O gün bu fotoğraf tüm olumsuzlukları kafamdan silmişti. Geriye ise güzel anılar ve mutlu bir gelecek dilemek kalmıştı.